Dolayısıyla Avrupa'dan A.B.D ye oradan uzakdoğuya ve İslam devletlerine kadar hemen her yerde hakkında çoğunlukla övülerek bahsedilen ve gerçektende askeri, siyasi, sosyal, sanatsal manada dünyaya unutulmayacak manada olumlu izler bırakmış bir devlet olan Osmanlı devlet ve medeniyeti halkın belleğinden silinmeliydi. Bunun nedeni yeni kurulan devletin kurulurken verilen İstiklal savaşında dahi Osmanlı askerleri ve komutanlarının mücadele etmesi ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti devletinin herhangi bir başarısının olmaması, herşeye sıfırdan başlamasıdır. Sıfırdan başlayan her oğulun güçlü olan babasının hep olumsuz yönlerini araması, onu beğenmemesi, çağdığı bulması gibi bu yeni devlette selefini inkar ediyor ve Türkiye halkının bu tarihi unutması, unutmasa bile kötü bilmesi için tüm çabayı gösteriyordu.
Örneğin 60 sene öncesinin gazetelerinde (26.12.1952) Osmanlı padişahları sadrazamlarının yanında cariyeleri ile cinsel ilişkiye girebilecek kadar sapık gösterilmiş:
Örneğin Kemal SAMANCIGİL isimli Alevi bir yazar (tarihci bile değil) Osmanlı Padişahı Sultan İbrahimin hanımlarından Telli Haseki hakkında "DİŞİ ŞEYTAN" olarak bahsediyor, şehzadelerin padişahın birer önemsiz oyuncağı oladuğu anlatılıyor, padişah ile zevcesi cinsel olarak birlikte iken sadrazamın gelip arzuhal ettiğinden bahsediyor. Bu sapkın ifadelerin yazarı "Hz Muhammed Türk mü idi?" gibi ipe sapa gelmez kitapların ve fikirlerinde sahibi biriydi.
1999 yılında 13. Türk Tarih Kongerisinin kapanış toplantısında Eski Cumhurbaşkanlarından Süleyman Demirel Osmanlı Medeniyetini kötülemenin yeni cumhuriyet için gerekli bir zorunluk olduğunu şu sözlerle açıklıyordu: "Osmanlıyı bizde kötüledik, çünkü Osmanlıyı methetsek cumhuriyeti tutturmakta zorluğumuz olurdu" Bütün bunlara rağmen bu halka Osmanlıyı unutturamamaları belkide bir mucizedir.
Bir başka örnek yine Alevi bir yazar olan İsmail Metin'in kaleminden çıkmış üç tane kitap:
Dikkat edilmesi gereken Osmanlı medeniyetine yapılan bu saldırı yönteminin genelde cinsel algı yönünden olması ve yazarlarının aynı mezhebi görüşten olmasıdır. Aslına bakıldığında bu psikolojide paranoya ile birlikte görülen "yansıtma" olarak tabir edilen bir rahatsızlıktır. Yani kendinde olan kusurları karşıdakinde görmektir.
Buna bir başka güzel bir örnek ise Oda Tv nin yaptığı şu haberde gizli sanırım:
Tarihçilerin neredeyse ekser çoğunluğunun bir yahudi komplosu olduğunu anlatmasına rağmen hala oğlancılığı Osmanlıya yamama çabası ise Psikolojide ki Yansıtma rahatsızlığının bir başka örneği. Üstelik habere konulan resimler halen günümüzde devam eden yağlı güreş oyunlarından birer alıntıdır. Bu ve buna benzer haberler bir hayli fazla. Özellikle Cumhuriyetin ilk yıllarında Osmanlıya ve İslama olan düşmanlığın dönme medya ile körüklenmesi, özellikle toplumda kökten kopmuş bir nesil meydana getirdi. İşte 68 kuşağı olarak adlandırılan o nesilin gerek 12 Eylül öncesinde yaptıkları katliamlarla, gerekse 12 sonrası kendini Kürt bölgelerinde PKK olarak göstermesiyle gerekse günümüzde yaptıklarıyla oluşturdukları fitne ateşi büyük oranda söndürülmüş olsada halen zarar vermeye devam etmektedir.Bu saldırıların boşa çıkarılması da bu fitne ocaklarının yokedilmeside yine milletimizin elindedir.