Zaman...
Her gelen gün kendisinden bir öncekini arattırdığı zaman..
İnsanın bedeni an itibariyle işte, okulda, sokakta, parkta, evde olmasına rağmen ruhu ve zihni 20 sene öncesinin özleminde olduğu zaman...
Her geçen gün beynimizin biraz daha uyuştuğunu -uyuşturulduğunu- anlamamıza rağmen elimizden birşey gelmediği zaman...
Eskilerde büyüklerinle olan şakalaşmaları günümüzde küçüklerinle yapamadığın zaman...
Ve kendini bomboş hissettiğin zaman...
Anlaki Ahir Zamanın En Koyu İkinci Dönemindesin.
Allah (CC) Kur'an'da bir çok yerde zamandan bahsetmiştir.
ASR Suresinde "
Asra (Zamana) Andolsun" denilmektedir.
Peki zaman nasıl bir yaratıktır (yaratılmış nesne - mahluk) ki Allah (CC) onun üzerine yemin etmektedir?
Peki zaman denen bu kavram nasıl birşeydirki içinde bulunan insanın onu düşünmesi bu kadar büyük bunalımlara, girdapa neden olmaktadır.
Mesela 25 sene önce çekilmiş bir dizinin topluma verdiği olumlu ve samimi mesajları günümüzdeki eşdeğer yayınlarda görememek -Acaba iyiden kötüyemi gidiyoruz?- sorusunu insanların aklına getirir. Bu umutsuzluğa, umutsuzluk buhranlara neden olur. Yani, zamanı düşünmek bile bazen insanın ruhi girdabına neden olabilir.
Muhakkak ki zaman denen kavram yaratılmışlar içindir. Allah (cc) için zaman denen kavram kesinlikle yoktur. Ancak zamanın izafiliğine kanıt olabilicek şu örneğide verebiliriz. Bilim dünyanın 6 milyon günde oluştuğundan bahseder. Ancak Allah (CC) Kur'an'da Dünyanın 6 günde yaratıldığını bize bildirir. Acaba Dünyanın 1 Milyon yılı Ahirette 1 Güne denk olabilir mi?
Zaman acizler içindir. İnsan o kadar acizdir ki su gibi akıp giden bir saniyeyi bile geri çeviremez. Bugün insanlara en çok istediğiniz şey nedir hayatta diye sorsanız ve seçenekler koysanız, seçenekler içinede zamanda yolculuk olsa emin olun insanların yüzde 99'u zamanda yolculuk yapmak ister. Herkesin bir nedeni vardır elbet. Birkısmı geçmişteki pişmanlıkları için istesede büyük oranla insanoğlu eskiye özlemden dolayı zamanda yolculuk yapmak ister. Birşeylerin kötüye gittiğini düşündüğü için eskiyi özler.
Toplumun ortak bir hafızası vardır. Emin olun sizin dert ettiğiniz bir konuyu internete yazsanız, içinizi dökseniz, yüzlerce belki binlerce insan size aynı dertten muzdarip olduğunu yazacaktır. Çünkü aslında toplum milyonlarca farklı bedene girmiş aynı ruhların oluşturduğu kitledir. Etrafınızdaki insanlara sadece sorun, ailenize sorun, iş arkadaşlarınıza, okul arkadaşlarınıza sorun eski günleri iyi günümüzü kötü olarak betimleyeceklerdir.
Eskiden komşu vardı şimdi yok diyeceklerdir
Eskiden akraba vardı
Eskiden Ramazan vardı
Eskiden sokakta oynayan çocukların sesleri vardı
Eskiden Şeker toplayan çocuklar vardı
Ama şimdi yok, eskiye ait güzel ne varsa şimdi yok diyeceklerdir.
Bunun nedeni, hep kötüye gidiliyormuş gibi görünmesinin nedeni acaba sadece teknolojinin getirdiği rahatlık ve tembellikmi? Gelirin artmasımı? Günahların cezasız kalacağını düşünerek işlenmesimi?
Bunların hepside bir nedendir.
Ancak kimsenin dikkatini çekmeyen bir neden var. İnsanın kendisini zamana uyarlayamaması.
Evet.. Zaman kısalıyor. Yukarıda yazdığım gibi Ahir Zamanın En Koyu İkinci Dönemindeyiz. Zaman gittikçe kısalıyor.
Allah Resulu (S.A.V) Efendimizin buyurdu ki:
Şu Hadiseler Meydana Gelmedikçe Kıyamet Kopmayacaktır. Zaman kısalacak ve vasıtalarla mesafeler kısalacak. (Buhari,Fiten:25, Ahmet Bin Hanbel: Müsned) . Bir başka Hadiste: Zaman yakınlaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bu yakınlaşma öyle olur ki, bir yıl bir ay gibi, ay bir hafta gibi, hafta da bir gün gibi, gün saat gibi, saat de bir çıra tutuşması gibi (kısa) olur buyuruluyor.
Farketmemiz gerekirki beş sene öncesi bize bir sene öncesi gibi gelmektedir. Geçen sene geçen hafta gibi gelmektedir.
Peki bunun bilimsel bir karşılığı varmı?
Evet var. Schumann Rezonası.
Schumann Rezonası Yeryüzü ile İyonosfer arasındaki boşlukta oluşan doğal titreşimlerdir. Dünyanın kalp atışı diye tabir edilen bu titreşimler 1950li yıllarda 7.8 Hertz olarak ölçülüyordu. Bu rakamın sabit kalacağı düşünülerek askeri telsiz frekansları dahi buna göre ayarlanmıştı. Ancak 1980 den itibaren bilinmeyen bir nedenle aniden 11 Hertz in üzerine çıktı bu oran. Bu değişim zamanın hızlanmasına neden oldu. Yani 24 saat, 16 saate hatta daha az miktara kadar indi. Dolayısıyla algıladığımız zaman değişti. Dünyada psikolojik rahatsızlıkların ve panik atak sorunlarının ivme yaptığı dönem iyi araştırılmalıdır. Bu tarihler 1980 li yıllar çıkarsa da hiç şaşırmamak gerekir.
İnsan vucudu oksijenin ve suyun olduğu coğrafyaya göre yaratılmıştır. Hiçbirimiz Marsta yada Ayda yaşayamayız. Ancak sair gezegen yada gökcisimlerinde başka varlıklar yaşayabilir. Belki cinler yada melekler yaşayabilir. Onların yaşamları için gerekli olan fıtri gereksinimleri bilmiyoruz. Ancak İnsanı aya koyarsan oksijen olmamasından dolayı ölür. Suni bir şekilde oksijen sağlasan bu sefer diğer ihtiyaçlarından dolayı yaşamını devam ettiremez. Hepsini dahi sağlasan -ki şuanda uzay mekiklerinde bulunan astronotlar gibi- en fazla 2 sene yaşayabilirsiniz. Rus astronot Sergei Krikaev 747 gün dayanabilmiş, dünyaya döndükten sonra zorlamalı o iki sene psikolojik ve fiziksel bir sorun olarak kendini göstermişti.
Aynı şekilde insan bedeni nasıl ki oksijen ve suya ihtiyaç duyarsa insan ruhuda dengeye ihtiyaç duyar. En önemliside Zaman dengesidir. İnsan bir günde 24 saat dilimine ihtiyacı vardır. Bu dilimin 23 saat yada 25 saat olması dünyanın dengesini ve dolayısıyla insanın dengesini bozar. İşte günümüz insanının başetmekte zorlandığı, pes ettiği zamanlarda intiharları göze aldığı bunalım halleri, içe kapanıklık, sıfır güven hissi zamanın kısalmasıyla alakalı olamaz mı? 60 yıl boyunca günde 8 saat uyumaya alışmış bir insanın bi değişimle günde 7 saat uyutulması ve zorla uyandırılması o insan üzerinde nasıl bir etki yaparsa, zamanın kısalmasıda insanlar üzerinde benzer etkiler yapacaktır.
Schumann Rezonası günümüzde 12.1e çıktı. Zaman dahada hızlandı. Bu rakam 13 olduğu zaman Null zone (sıfır bölgesi) denilen zamanın biteceği ardından "18.yy ingiliz astronomlarından Edmun Halley" tarafından keşfedilen foton kuşağına girileceği günümüz postmodern bilim adamları tarafından yineleniyor. Foton kuşağına girilmesiyle zamanın tekrar eskisi gibi 24 saat olacağıda söyleniyor. Yani eski düzenin herşeyiyle (insan ilişkileri, toplum yapısı, doğa - çevre -insan uyumu, hatta ozon tabakası sorunu ve zamanın kısalması sorunu ) geri geleceği, bir aydınlanma çağına girileceğinden bahsediliyor. Tabi bunlar birer teori.
Ancak Hz. Peygamberin müjdelediği bir aydınlanma çağının da olduğu, ve o zamanın günümüze çok yakın olduğunuda unutmamak lazım.