8 Kasım 2013 Cuma

DÜĞMEYE BASMAK

Uzun zamandır yazı yazamadım. Gezi parkı olaylarının fitilini bir kitap mı yaktı? başlıklı yazımı ciddiyetsiz bulanların tepkilerine bakarak uzun bir düşünme dönemi oldu bu 5 ay. Tepkilere bakarak belki de bir daha düşünmek gerektiğini söyleyebilirim. Evet bir olayın hiç bir zaman tek bir nedeni yoktur. Magna Cartadan Fransız devrimine, Amerikan iç savaşından Ekim devrimine oradan turuncu kadife devrimlere kadar hepsi belli haklı nedenler neticesinde ortaya çıkmıştır. Mesela Çarlık dönemindeki Rus halkı en az aynı dönem Almanları kadar hayatlarından memnun olsalardı Sovyetler Birliği diye bir devleti belki de tanımayacaktık veya Alman İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşından galip çıksaydı Nazi iktidarını veya Hitler psikopatlığını bilemeyecektik.

Dolayısıyla her ülke ve milletin yumuşak bir karnı vardır. Her ülkenin muhakkak kaşınmaya müsait bir yanı bulunmaktadır. Hele ki Türkiye gibi içinde Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin Sünnilerin, İslamcıların ve Kemalistlerin ciddi bir çoğunluk şeklinde yaşadığı bir ülkede her an her şey olabilir. Mesela Başbakan kürtaj, sezaryen veya içki yasağı ile ilgili açıklama yapar ve kanuni düzenlemeye giderse Türkiye'de ki Muhafazakarlar memnun olur. Ama öbür yandan Laik ve Seküler kesim nefretle dolar. Kürtlere yönelik açılım paketleri getirirse Kürtler memnun olur ancak öbür yandan Milliyetçi kesim bundan ciddi rahatsızlık duyar. İşte size kaşınacak iki  adet konu. Peki madem kaşınacak konular var kaşıyanlar kimler ve hangi durumlarda kaşıyorlar? Klasik bir tabirle ne zamanlar düğmeye basıyorlar?

İşte bir önceki yazımda kısaca bunu açıklamaya çalıştım aslında. İMF ile borcu bitirmiş, ciddi ve büyük projeler yapan, NATO dan uzaklaşmak isteyen ve en önemlisi artık tehlike arzeden bir Türkiye veya AKP hükümetinin iş başından uzaklaştırılması 3 veya 4 sene önce kararı alınmış bir konu iken dünyada çığır açacak bir kitabın başbakanın eline geçmesi belki de düğmeye basılmasına neden olmuş olabilir. Pek tabi ki düğmeye basmak içinde kıvılcımların olması, çeşitli grupların organize edilmesi ve yine başbakan ve bazı hükümet üyelerinin eli sopalı açıklamalar yapması gerekmekteydi.

Peki neden Başbakan devamlı aynı hataya düşüyor? Daha önce Fransa Kralı 16. Louis veya Rus çarı 2. Nikolay'ın yaptığı hataları neden tekrarlıyor? Tabi kesin olarak bilemeyiz ancak sanırım iktidar olgusu kendi sahiplerine bu özelliğini karakter haline getiriyor olabilir. Özellikle 11 senedir başbakan olan  ve her seçimde oyunu arttıran Erdoğan'ın iktidar duygusunu iyice içselleştirmesi gayet normal. O koltukta kim olsa aynı veya daha beterde olabilirdi. En son kız erkek aynı evde kalma polemiği de yine başbakanın son zamanlarda yapmış olduğu eli sopalı açıklamalarına benziyor. Enteresandır bir başbakan böyle bir konuyu belki bakanları ile bile yüz yüze konuşma zahmetine girmez diye düşünürken onlarca kameranın karşınsa davul zurna çalarak duyurması sanki Türkiye'nin artık farklı gündemlere akacağını gösteriyor gibiydi.

Türkiye'nin gelecekte akabileceği gündemleri de bir sonraki yazıda değinelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder