"Buna karşılık, bundan yüzlerce yıl önce Allah'la kontak kurduğunu iddia edip bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin etmiş bir Arap lideriyle dalga geçmek nefret suçu değildir. "İfade özgürlüğü" denilen şeyin, adeta anaokulu seviyesindeki bir test örneğidir"
Bu sözler Türkiyeli bir Ermeni yazara ait. Adı Sevan NİŞANYAN.
Tüm dünya da 1980 lerden bu yana fiili olarak süregelen ve İslamofobininde temeli olan İslam ve Hz Muhammet düşmanlığı kimi zaman kendisini bir kitapta (Şeytan Ayetleri), kimi zaman bir karikatür de, kimi zaman bir film de gösterdi. Aslında Avrupa'da 16.yy'dan bu yana zaman zaman, müslüman fetihlerinin de artmasıyla bu düşmanlık perçinlenmiş oluyordu. Ortaçağ karanlığında ki Avrupa insanı -aynı günümüz müslümanları gibi- otoritenin her dediğini kendisine referans alacak kadar cehalet pisliği içinde yüzüyordu. Ortaçağ karanlığındaki o otorite kiliseydi. Ancak kilisenin iktidardan düşmesiyle birlikte yeni Avrupa ideolojisi olan Materyalizm'de kendisine düşman olarak yine İslamı ve Hz Muhammedi görmüştü. Mesela Ateist ve Mason olan Voltaire Hz. Muhammed'e hakaretler içeren bir piyes yazıyordu. İkinci Abdulhamit zamanında Avrupa'da sahnelenmek istenen bu piyesi yine İkinci Abdulhamit'in gayretleri sahnelenmekten menettiriyordu. 1980lere geldiğimizde bu sefer Salman Rüşti denen bir provakatör soytarı ortaya çıkıyor ve Şeytan ayetleri kitabını yazarak İslamın ve Müslümanların en değer verdiği kutsallara aklı sıra hakaretler ediyordu. Üzerinden fazla zaman geçmeyen karikatür krizinde ve en son film hadisesinde hep aynı materyallar kullanılarak provakasyonlara devam edildi. Bu tür hadiseler arttıkça İslam Dünyasında tepkiler çığ gibi büyüyor, radikal Müslümanlar bu provakatörler hakkında ölüm fermanları çıkartıyor, yabancı büyükelçilikler basılıyor, huzursuzluk artarak devam ediyordu.
Türkiye'de nispeten daha düzeyli ve dengeli protestolar olması gerçektende bu ülke müslümanlarının Kuran ve Sünneti ne kadar mükemmel anladığı ile doğru orantılıdır zannedersem. Çünkü Türkiye'de bu konuda aşırılıklar göremezsiniz. Ancak sanırım ülkemizde yaşayan sözümona bazı demokrat ve azınlık ezilmişliği altına sığınan bir takım yazarlar bu dengeli sabrı bir nevi ezilmişlik ya da umursamazlık zannediyor olmalı ki Hz Muhammet hakkında bu kadar ahlaksızca ve terbiyesizce ifadeler yazıyorlar. Bu adam Ermeni Vağarş Nişanyan'ın oğlu Sevan Nişanyan. Hani eski karısının başından aşağı kavonozda biriktirdiği pisliğini atan adam. Hani bu adi fiili gerçekleştirdikten sonra kamuoyu tarafından çalıştığı gazete olan Agos'tan çıkartılması istenen, buna karşılık Agos genel yayın yönetmeni Ermeni Etyan Mahçupyan tarafından sıkıca korunan adam. Öyle bir koruma ki Etyan Mahçupyan Sevan Nişanyan'ı eleştirenlere ırkçı bile demişti. Peki Sevan Nişanyanın yukarıda yazdığımız çirkefliğine de "ırkçı bir yazı" olması hasebiyle tepki gösterecekler mi acaba?
Sevan'a göre Hz Muhammet Allah'la kontak kurduğunu iddaa etmiş. Yani Hz Muhammed yalancı öyle mi?
Sevan'a göre Hz Muhammed bu yalan kullanılarak bu durumdan siyasi, mali, cinsel menfaat elde etmiş. Yani Hz Muhammed bir tiran, bir hırsız ve bir sapık öyle mi?
Sevan'a göre Hz Muhammed bir Arap lideri. Acaba biz Türklerin bir Arap liderini savunmasına gerek yok mu demek istiyor acaba?
Bunların her birine kaynaklarından delillerle cevap verilmesi için uğraşılması bile beyhudedir. Çünkü bir köpek ancak şartlandığı şeyleri yapar. Bir köpeğe yemek yaptıramazsınız. İstediğimiz kadar yazalım anlatalım köpekler ancak havlarlar.
Biz bunun yerine Sevan Nişanyan adlı şahsın babasından bahsedeceğiz. Adı Vağarş Nişanyan. Mimar. Yassıadanın mimari. Sevan Nişanyan bir hırsız görmek istiyorsa bence babasına bakması yeterli. İşte Milliyetin 18.03.1959 tarihli haberi:
Haberde Vagorç Nişanyan olarak yazılan baba Vağarş Nişanyan ile birlikte Levent Bal adındaki Yüksek mühendisler, kendilerine inşaat için verilen tonlarca inşaat malzemesini Perşembe pazarında mağazaları bulunan Mustafa Uzoğlu ve Jirayir Papazyan adlı iki tacire el altınsan satarak yolsuzluk yapmışlardır. Daha sonra aralarında çıkan bir anlaşmazlıktan dolayı mühendislerden biri yolsuzluğu ihbar etmiş ve tutuklanmışlardır. Tabi bu yolsuzluk esnasında henüz 3 yaşında olan Sevan Nişanyan sanırım bu olayı hatırlamaz.
Sevan Nişanyan eğer bir sapık ve bir tiran görmek istiyorsa karısının kafasından aşağı bir kavanoz pisliğini döken kendisine bakması yeterlidir.
Yok eğer bunlar yetmez illa ki bir hırsız göreceğim diyorsa yukarıda ki küpürler le birlikte babasını yadetmesi yeterde artar bile..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder